Müslümanca Yaşamak

Ey Müslümanlar,

dünyanın ve düzenin üzerimizde kurduğu tahakkümden kurtulup, kafamızı kaldırmamızın zamanı çoktan gelmişte geçiyor. Yıllardır süren ayrılaştırma, metalaştırma çabaları gün geçtikçe içimize işliyor. Bu uykudan uyanmadığımız her gün bataklık bizi biraz daha içine çekiyor.

Asr-ı Saadet’te yaşayan yıldızların yaşadığı İslam ile bizim yaşamımız arasında ki uçurumu farketmemiz gerekmekte. Dünya için yaşarken araya sıkıştırdığımız yaşam amacımız olan İslam ellerimiz arasından akıp giderken olanları normal karşılıyor olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum.

İşimizin arasında namaza vakit ayırıyoruz. Kuran’ı okuyoruz ve anlamıyoruz. Bazılarımız okumayı bilmiyoruz, bazılarımız ne anlattığını bilmiyoruz. Okuduklarımızı hayata geçirmek ise neredeyse hayal gibi. Utanç içerisinde dile getiriyorum ki; kaybettiğimiz bu kimlik bizi rahatsız da etmiyor. Mallarımızın tamamını paylaşmaktan falan bahsetmiyorum. İhtiyacı olan bir yoksulun bir öğün karnını doyurmaya bile yanaşamıyoruz. Dini ve insani duygularımızın sömürülmesi, kullanılması nedeniyle paylaşmaktan bile uzaklaştık. Doğruluk erdemi ancak bazı insanlarda görünen ender bir özellik haline geldi. Yazmadığım daha kaç haslet kim bilir bizimle beraber maziye gömülüyor.

Ellerimizde telefonlar, tabletler, kullanmadığımızda rahatsız olduğumuz sosyal medya uygulamaları ve farkına varmadan esiri olduğumu zaman hırsızları damarımızda bir zehir gibi dolaşmaya devam ediyor. Oysa biz müslüman olarak kardeşlerimizin dertleriye dertlenmeliydik. Her mazluma el uzatmak için, her karış toprağı Nur-u İslam ile abad etmeliydik. Ne kadar da yoğunuz. Bırakın zulün gören insanları ve dertlerini, akrabalarımızın bile hatrını sormaya vaktimiz yok.

İnsanların İslam’dan anladıkları gericilik, pislik, terör. Algı yöneten süper güçlerin tuzakları sorunsuz işliyor. Gelin İslam’ın dünde kalmış olduğu fikrini kazıyalım zihinlerden. Bugünün değil gelecekte karşılacağımız bütün sorunların bile çözümünü içeren güzel dinimizi önce yaşayalım sonra yaşatalım. Birlik içerisinde, dünyaya hükmetmeye çalışan insanların değil Alemlerin Rabbi’nin adaletini yayalım. Hz. Ömer’i beklemeyelim, Ömer olalım. Efendimizin yolu hala aydınlıkken ayrılıkları aradan kaldırıp Asr-ı Saadet rüzgarlarını dünyaya hakim kılmak için mücadele verelim.